Türkiye'ye baktığımızda buna çok yakın bir görevin şu anda zaten Meclis Dilekçe ve İnsan Hakları Komisyonu'nca yapıldığı görülüyor. Fakat tam özgür hareket edilemediğinin iddia edilmesi sonucu bir ara söz edilip unutulan ombudsman kavramı yeniden ortaya çıkarıldı. Görevi alacak kişinin yasama, anayasa, kanun, iç tüzük, Bakanlar Kurulu ve Türk Silahlı Kuvvetleri kavramlarıyla hiç alakası olmayacak. Yani ne tüzük değişikliği yapabileek ne de ordu işlemlerini denetleyecek.
Aslında bu görevi alacak kişinin daha değişik ve ilginç bir anlamda oldukça kritik görevleri olacağı ve asıl hedefin idare ile vatandaşın 'arasını yapmak' olduğu görülüyor. Bizim denetçimiz, idare, yargı ve Meclis arasında ilginç bir pozisyonda olacak ve tavsiye, ikna yöntemiyle görevini yerine getirmeye çalışacak.En önemlisi, ombudsman tavsiyelerine uymayan kurumu halka şikayet edebilecek. gerekli gördüğü takdirde medya karşısında özel açıklama yapabilecek. Ayrıca Türkiye'de dışarıda çoğu ülkede olmayan bir şekilde denetçinin dokunulmazlığı olacak.
Şimdi tartışılan bu görev için kimin en iyi isim olduğu, hatta şimdiden belli çevreler kendi adaylarını ileri sürmeye başladı bile. Demirel'in halk tarafından sevildiğini düşünenler göreve O'nu getirmek istiyor ama bu kadar yetki ile Demirel'i özerk ve parlamentodan bağımsız bırakmak da yönetim içinde çok başlılık yaratabilir korkusu veriyor. Şu anda dışarıya dedikodu olarak gelenlerin tümü bunlar. Ayrıca hükümetin ombudsman görev süresini 4-6 yıl arasında düşündüğü kesinleşmeyen bilgiler arasında.