Peki ya enerjileri?Girişimcilerin yaşlarının oldukça küçük olması kurdukları iş ortamlarındaki ilişkileri fazla etkilemiyor. Çünkü çalışanlar da genelde 25 yaş ve altından. Ve günde 18-20 saat çalıştıklarını itiraf ediyorlar. Bunu da gençliklerine bağlıyor ve çalıştıkları iş ortaklarının da onlara ayak uydurduğunu belirtiyorlar. Zaten fikirlerinin yanında onlara kar getiren en büyük avantajları bu, rakiplerine göre haftada %30'a yaklaşan oranlarda çabuk üretiyorlar.Bu motivasyonla kendilerine hedef aldıkları kişilerin başarılarını yakalamaya şartlanmış durumdalar. Ve çoğu genç, kendisine örnek aldığı kişiyi de çoğunlukla kendisine yakın bir konudan seçiyor. Kablosuz iletişimle ilgilenen girişimci Gates'i değil, Craig McCaw'u örnek alıyor. Bu da onların sadece bir kişinin üstün başarılarına özenip çabalamadığını, aksine ilgilendikleri alanda bir ürün veya servisle ilgilendiklerini ve de bu alandaki en iyileri örnek aldıklarını gösteriyor.
Tüm bunlar günümüzde bir genç girişimcinin aynı zamanda uzun vadeli düşündüğünü de ortaya koyuyor. Şimdiki enerji seviyelerini korumayı uman bu nesil sahip oldukları işi çok uzun süre ayakta tutacaklarını söylüyorlar. Bu da iki manaya geliyor: İlki, günümüz genç girişimcileri kısa vadeli ve kazançlı işler değil uzun vadeli, dünya markası olunabilecek işlere ilgi gösteriyor. İkincisi, şirket belli bir büyüklüğe ve başarıya ulaştıktan sonra, girişimci kişiliğin bir özelliği olan, tatmin sonrası yeni bir hedefle yeni bir girişimde bulunmaya soğuk bakıyorlar. Onlar açıkçası büyümeyi, daha da büyümeyi istiyorlar. Ve kendilerinin yetersiz olduğu noktada şirkete genel müdürler transfer etmeye veya yönetimi tamamen devretmeye ve başka bir rol almaya da olasılık gözüyle bakıyorlar, böylece yine kurdukları şirketin 'en iyi' olarak kalmasını sağlamak istiyorlar.
Hatta günümüzün 20 yaş grubu teknoloji girişimcileri, bugüne kadar yapılan araştırmalar, anket, vb. çalışmaların ortaya koyduğuna göre paraya büyük bir öncelik vermiyorlar. Tabii bir genç kadar parayı seviyorlar ama girişimci özelliklerine uygun olarak öncelikleri para değil, yenilikler oluşturmak ve şirketlerini daha başarılı ve ünlü hale getirmek. On yıl sonra nerede olmayı planladıklarına gelince, çoğu genç girişimci, her ne kadar teknoloji hisselerine olan ilginin azalıyor olmasına rağmen, belli bir süre zarfı içinde mutlaka halka açılma planı yaptıklarını belirtiyor. Bu, zaten bilinen ve günümüzde neredeyse herkes tarafından arzulanan bir adım. Tabii bu aşamada başarılı olmak için, enerji dolu bu gençlerin hepsinin ileriye yönelik büyük hedefleri var: Örneğin bir dahaki Intel olmak gibi.
Tüm bunlara karşılık günümüzde bu girişimci nesil, şirket kurmayan ama yine de kendilerini teknolojiye, Internet, tasarım, dizayn ve eğlence yazılımlarına vermiş üyeleri de dahil olmak üzere nelerden vazgeçtiklerini biliyorlar. Uyku bir numaralı kayıpları, kendilerinin üretmeleri, oluşturma aşamasında aldıkları zevk ve tabii sorumluluk onları monitör karşısında saatlerce oturmaya itiyor. Tabii diğer gençler gibi eğlenmek için yeteri kadar vakitleri de olmuyor. Arkadaşları gezip tozarlarken onlar son anda fark ettikleri bir hatayı düzeltmekle uğraşıyor oluyorlar. Ve tabii entelektüel gelişmelerden uzak kalıyor, tek yanlı gelişmelerinin sonucunu bazı konulardan habersiz kalarak ödüyorlar. Zaten en çok şikayet edilen iki şey, artık kendilerine yeteri kadar zaman ayıramamak ve eskisi gibi kitap okuyamamak. Tüm bunların bilincinde olan gençlere bunlar sorulduğunda kendilerine göre doğruyu seçtiklerini ama aslında emin olamadıklarını söylüyorlar. En büyük şüphe "Acaba doğru zamanda mı yapıyorum, bunu birkaç yıl sonra yapsam neler değişirdi?"
Gençlerden e-ticaret dersleriİşte bu kadar yoğun bir hayatın içinde, yeni ekonominin girişimcileri bulundukları durumu ve çıkardıkları dersleri kısaca çabuk olmak, yaratıcılığa ve sezgiye güvenmek olarak özetliyorlar. Girişimci ruhun temel özelliklerinden biri olan sezgilerine güvenme bu nesilde de kendini gösteriyor. İşletme kitaplarında okudukları her şeye uymadıklarını, çünkü kendi girişimci ruhlarına uymayan bu kitapların onlara göre "eski ekonomiye" uygun olduklarını öne sürüyorlar. Başarılarını ürettiklerini iyi tanıyıp doğru sezgilerle hareket etmelerine bağlıyorlar.Öte yandan diğer çıkarımları bilinen ama altı çizilmesi gereken doğrular. Yeni bir fikri olan her genç sunduğu hizmetin pazarlamaya ihtiyacı olmadığını düşünür, er geç insanların bundan haberdar olup memnuniyetle kullanmaya başlayacaklarına inanır. Ama faal olarak iş dünyasına giren yeni girişimciler gerçek rakiplere karşı, kendilerini duyurmanın hem de çabuk duyurmanın önemini çok iyi anladıklarını belirtiyorlar.
Özellikle İnternet gibi bir ortamda iş yapmaya çalışan şirketler bu genç girişimcileri kadrosuna katıp yarar sağlayabilir. Çünkü sıfırdan başlayıp yeni bir iş kuran bu yeni girişimciler kendilerinin karşılaştığı kolaylığın herkes için geçerli olduğunu kuşkusuz herkesten daha iyi biliyorlar. Herkesin girebildiği, rekabetin had safhada olduğu İnternet'te bu gençler başarılı olmalarının bir nedenini de buna bağlıyorlar. Çünkü her an herkes rakip olabilir, İnternet'te iş yapan aralıksız çalışmalıdır.
Sorun eskilerde mi yoksa gençler mi çok iyi?Yazının başında teknoloji aşığı gençlerin başarılarının diğerlerinin başarısızlığı nedeniyle olabileceğinden dem vurmuş ve bunu sonraya bırakmıştık. Acaba gerçekten de teknoloji bir nesil büyük olanlara zor mu, yaşlılık bir engel mi yoksa asıl neden başa bir şey mi?Yeni ekonomide gencecik girişimcilerin büyük paralar kazanması aslında son derece basit temellere dayanıyor. Öncelikle gençler daha cesur. Evet tabii diyebiliriz ama bu cesaret hayata yaklaşım anlamında değil, bilgisayarı kullanma konusunda. Sadece son neslin bilgisayarla beraber büyüdüğü göz önüne alınırsa onların bilgisayarı yadırgamamaları son derece doğal tabii eskilerin de kendi gençliklerinde görmedikleri bu yepyeni aletlere uzak durmaları da o kadar doğal. Bu aynı iki önceki neslin en başta televizyona karşı hissettiği çekiniklik gibi. Bilgisayara soğuk yaklaşan, eyvah yanlış tuşa bastım, bu satırı sildim diye ödü kopan üst yaş grupları böyle bir psikolojik baskıyla "yeni ekonomide" zorlanırken gençlerin hem bilgisayar okur-yazarlığı cesareti hem de genç olmanın verdiği deneme, harekete geçme isteğinin verdiği hareketlilik onları doğal olarak öne çıkarmaktadır. Yani teknolojiden korkmayan bir kişi yaşı ne olursa olsun kendini yeni dünya düzeninin tam ortasında bulacaktır. O halde gençlerimizi teknolojiden haberdar edecek altyapıyı yaratmalı ve onlarda olmayan tecrübeyi kullanabilmek için de teknolojiyle barışmalıyız.