DVD, USB, uygulama yazılımları dedikten sonra kuşkusuz bilgisayarın önemli bir kullanım amacı olan eğlence yazılımlarına göz atmamız gerekirse Linux'un belki de en ağır yaralı olduğu yeri göreceğiz. Örneğin oyunlar! Her ne kadar emülatörler, Windows ile dual-boot seçenekleri, Windows içinde Linux, Linux içinde Windows seçenekleri olsa da önemli ve popüler oyunlar Linux'da yine 'yok' denebilir. İki yılda bir oyun çıkarmasına rağmen sektörün en karlı şirketlerinden biri olan Blizzard Entertainment iki yeni projesi için Linux'u desteklemeyeceği açıkladı. Oysa ki ABD'de, birçok Blizzard fanatiği şirkete forumlar vasıtasıyla Linux desteği istediklerini belirtmişlerdi. Ama şirket Linux ortamını kendisi açısından hiç karlı görmediğini, boşuna zaman ve emek kaybedeceğini belirterek kullanıcılarını yanıtladı. Bu da Linux için bir hayal kırıklığı oldu. Müzik, video yazılımları ise yavaş yavaş gelişiyor fakat yeteri kadar seçenek yok.Ofis yazılımlarında ise Linux'un nispeten daha rahat olduğu söylenebilir. Birçok Ofis Suiti kullanıma hazır ve neredeyse ücretsiz. Üstelik her yeni sürümde MS Office ile uyumsuzluklar azalıyor. Şu anda görünen, MS Office'in tüm özelliklerini kullananlar dışında diğer kullacıların, çok karışık belgeler yaratmamak şartıyla Linux ortamında çalışabileceği.
Gerçekten de Linux yazılım yönünden ilginç bir noktada. Ortaya çıkan görüntü son kullanıcıları pek de memnun edecek gibi değil. Bu da Linux'ı Apple karşısındaki mücadelesinde yavaşlatıyor. Ama ilginç olan Apple'ın 2 yıldır süregelen pasif konumu. Macintosh modelleri Windows'dan kurtulmak isteyenleri kendine çekemiyor, daha çok evin küçük çocuğuna fazla çökmeyen, güvenilir, yeteri kadar çeşitli uygulamaları olan bir Mac modeli alınıyor. Ama basitlik ve en sağlam Kernel'e sahip olmak artık Mac'e Linux karşısında yetmeyebilir çünkü her ne kadar ülkemizde adı pek duyulmasa da ABD'de WebTV artık ciddi bir seçenek oldu ve Macintosh'un kolaylığına ve sadeliğine önemli bir rakip oldu. Ayrıca Linux çoğalmak isterken, Apple yıllardır kendine sanki seçerek kullanıcı yaratıyor ve kendini bir Jaguar gibi pazarlıyor: "Herkes Macintosh sahibi olamaz ama olmak ister". En azından fiyat politikası bunu düşündürüyor.
Öte yandan ofis uygulamalarını yeterli bulanlar Microsoft'u şimdiden önlem almaya itti. Apple'ı geçebilirse Linux'un Windows karşısında şansı nedir? Windows'u kullanımdan fiyata kadar geniş bir ölçekte rekabete zorlayabilir mi? Artık Microsoft çok daha dikkatli. Internet'te geç kalmasının ceremesi az da olsa çekildi, ardından Adalet Bakanlığı ile sürtüşmeler derken, bu gidişle 2004'te en büyük rakibi olacak Linux'a artık önceden önlem almaya karar verdi. Microsoft, Windows kullanıcılarını elinden kaçırmamak için özel çaba harcıyor. Windows'un içine -her ne kadar ilk günden hatası fark edilmiş olsa da- WebTV gibi eğlence ve Internet yazılımları dolduruyor. Buna bir diğer örnek de Microsoft 2000'in video-fotoğraf düzenleme yazılımı. Linux'ın eksiklerini belirleyen Microsoft bu yaraları deşmeye çalışıyor. Örneğin işletim sisteminin kurulumunu gittikçe kolaylaştırıp hızlandırarak son kullanıcıyı tekrar kendi tarafına buyur ediyor.
Ama Microsoft'un elinden gelenlerin hepsi bu değil, şirket sektörel bazda önemli girişimlerde bulunuyor. Çok önemli ve ilginç bir gelişme Ekim'in tam ortasında gerçekleşti. Anti-tröst davasıyla başının pek de fazla ağrımadığı gözüken Microsoft'un Corel'e 135 milyon dolara varan tazminat ödemesi, bunun bir kısmının yatırım olduğunun iddia edilmesi önemi tam olarak anlaşılmayan bir gelişme oldu. Bilindiği gibi Corel oldukça değerli programlarının Linux versiyonlarını da hazırlıyordu. Tazminatın yanında Microsoft'un Corel'e para yatırdığı iddiaları da ortaya çıkar çıkmaz -daha doğrulanmadan- ilginç fikirler ortaya atıldı. Bunlardan biri de Microsoft'un Corel'i artık sadece Windows'a yönlendirmeye çalıştığı iddiasıydı. Çünkü Corel, muhtemel Linux kullanıcılarına cesaret verecek derecede önemli bir Kanada firması. Bu iddianın yanında akla üç yıl önce Microsoft'un Apple'a bir anlamda ortak olması geliyor. Konu dışına fazla taşmadan şunu vurgulayayım: Apple şu anda çok da agresif bir tavır izlemeden, kendisine %7-8'lik Pazar payı yetecekmiş gibi davranıyor ve Microsoft'u özellikle de Windows'u fazla zorlayan hamlelerde bulunmuyor. Daha çok Intel'in yavaş olduğu, 'PowerMac'lerin doğru seçim olduğu vurgulanıyor. Bu da Microsoft'un Corel'le gizli ilişkilerinin, her ne kadar bu tazminat ödemekten ibaret gibi görünse de, Linux pazarına içten bir darbe vurup vurmayacağı sorusunu doğuruyor. Ama tüm bu şüpheler, Microsoft'un çabalarını ve parasını sadece Corel'in, Microsoft'un .NET projesine destek olması ve uyumlu programlar üretmesi için harcadığını açıklamasıyla ve Corel'in de buna yakın bir duyuru yapmasıyla son buldu. Halbuki olaydan birkaç gün sonra 'The Port Project' duyuldu. Corel CEO'su Derek Burney, Microsoft'un .NET projesine önemli katkı yapabileceklerini, 'porting' için Microsoft'un para ödemeyeceğini, Corel'in proje hayata geçirilirse 20 program geliştirici ve 10 test görevlisini sırf bu proje için istihdam edeceğini anlatıyordu. Ardından çok küçük bir cümleyle çok önemli bir ipucu verdi: "Linux'u .NET'e taşıyabiliriz". Ama muhabirlerin irdeleyici sorularına yanıt vermekten kaçındı. İşte bu işletim sistemleri pazarında çok ilginç gelişmelerin bir anda olabileceğini, Microsoft'un ne kadar da derinden gittiğini gösterdi. Bu filmi sanırız elimiz kolumuz bağlı, hep beraber izleyeceğiz.Ama film başlayana kadar bilişim sektörüne yatırım yapanların -özellikle Türkiye'de- Linux'a mesafeli davranmasında yarar var. Çünkü her ne kadar 8 haneli kullanıcı sayısına ulaşmak üzere olsa da Linux gereğinden fazla hızlı 'değişiyor'. Bu da ekonomi literatüründe belirsizlik anlamına geliyor. Çünkü unutulmaması gereken Linux pengueninin bir anlamda sembolü olan kelime: 'Bedava'. Her ne kadar güvenlik ve açık kaynak koduyla gelen özgürlük dile getirilse de Linux'un ücretsiz olması kuşkusuz onun en büyük kozu. Ve kullanıcıları para harcamayı sevmeyen bir sisteme program üretmek de kısa ve orta vadede riskli...