"Cell,
Cell’i Şikayet Edince"
13 Mart 2002
Bu
yazı, Turkcell'in, Aycell'i milletvekillerine şikayet etmesi
üzerine,
Bilişim
Cumhuriyeti'ndeki köşemde yayınlandı.
Türkiye’nin en büyük GSM operatörü Turkcell iddialara göre
milletvekillerine mektuplar gönderiyor, en yeni rakibi
Aycell’i şikayet ediyormuş. Türk Telekom Genel Müdürü
İbrahim Hakkı Alptürk de sonunda bunu geçen hafta
doğruladı, ilk “cell”, son “cell”i Ecevit’e bile şikayet
etmiş.
Birincisi bu şikayet elektronik ortamdan yapılmadığından
(düşünsenize başbakanımıza bir e-posta atıp doğrudan
ulaşabildiğimizi...), ikincisi de K. Fogg’un e-postalarını
ele geçirenler gibi bu işte usta kişileri tanımadığımdan
Ecevit’e nasıl bir şikayet gitti bilemiyorum. Ama biraz
tahmin, biraz hayalle, şöyle bir şey olabilir:
“Sayın Başbakan;
Türk Telekom’un alt kuruluşu olan Aycell bilindiği gibi
mobil iletişim pazarına yeni katılmış değerli bir
rakibimizdir. Rekabetin tüketicilere avantaj sağlayacağı,
verimli bir piyasa yaratacağını hepimiz takdir ederiz.
Bununla beraber Aycell, ana kuruluşu Türk Telekom’un mutlak
tekel konumundan haksız şekilde yarar sağlamakta, rekabet
şartlarına zarar vermektedir.
(...)
Yukarda sadece bir bölümünü saydığımız bu gelişmelerden de
görüldüğü gibi Aycell kabul edilemeyecek uygulamalar
içerisindedir. Aynı tutumunu sürdürmesi halinde Aycell’in
Türk Ceza Kanunu çerçevesinde ağır şekilde
cezalandırılması gerekmekte, hatta uyarılar sonrası bir
gelişme gösterilemezse faaliyeti durdurulmalıdır.
Rekabeti bozan kurum ve kuruluşlar özellikle içinde
bulunduğumuz zor günlerde Türk tüketicisinin aleyhine olan
bir huzursuzluk ortamı yaratmaktadır. Bu durum gelişmekte
olan Türk ekonomisine zarar vermekte, iç ve dış pazarlarda
güven azaltıcı bir etken oluşturmaktadır.
Saygılarımızla. (...)”
Milletvekillerine ve hatta Başbakan’a buna benzer bir
mesajın gittiği söylentisi Alptürk tarafından doğrulandı,
sonuçta biz onun yalancısıyız. 10 küsür milyon kullanıcısı
olduğunu iddia eden, benim de hissesini alan küçük
yatırımcılarından biri olduğum ilk GSM operatörümüz
maalesef uzunca bir süredir işletme yönünden hedeflerine
ulaşamıyor. 2001 için de çok büyük bir zarar açıklayan
Turkcell, New York Borsası için, Amerikan Genel Kabül
Görmüş Muhasebe Standartlarına uygun hazırladığı
tablolarında 100 küsür milyon dolar zarar açıklamış.
Burada açıklanan keşke ABD’de açıklanan kadar az olsa...
Türk mobil iletişim pazarı gerçekten ilginç bir pazar. “Cep
telefonu severlik” üst düzeyde, daha birkaç yıl önce bir
akrabamın arabasındaki özel telefona şaşkınlığımı dile
getirmiştim, kendisi de o sıralarda Avrupa’da arabadan
sonra milletin cebinde küçük telefonlar taşıdığını
söylemişti. Biz de “Türkiye’ye cep telefonu gelene
kadar...” diye düşünmüştük. Ama öyle olmadı, geldiler, son
hızla yayıldılar. Fakat bugün geriye dönüp bir durum
değerlendirmesi yaptığımızda işlerin GSM operatörleri için
pek de iyi gitmediğini görüyoruz. Turkcell zararını bu
hızla büyütmeye devam ederse, Telsim’in Motorola ve
Nokia’ya olan borcuna yakın bir rakama birkaç sene içinde
ulaşabilir.
Bunları düşündükçe ‘Cell’in birinin ötekini şikayet etmesi
biraz geri planda kalıyor. Türk GSM tarihine bakıp bir
özeleştiri, değerlendirme çalışmasına başlamamız daha
önemli gözüküyor. Acaba yeteri kadar ön çalışma yapmadan,
pazar, tüketici, hedef kitle araştırması yapmadan,
gereğinden daha mı hızlı bu işe girdik? Sektör
uzmanlarının, duayenlerinin, özellikle şu yeniden
yapılanma döneminde bunları dillendirmesi gerekiyor.
Bir daha ki yazıda bu konuyu irdelemeye devam edeceğimizi
planlayıp artık yavaş yavaş toparlayalım. İlk ‘cell’ uzun
süre Telekom’dan da gerekli desteği alarak gücünü
arttırdı, markasını oluşturdu, zaten de NYSE’e girerek
gururumuz oldu. Ama bu rekor zararları kriz, yatırım, vb.
Şeylerle açıklamak hakikaten güç. Zaten bu yüzden pek de
rahat olmayan Turkcell’in bir de yeni, enerjik rakipleri
ortaya çıkınca huzursuz olması belki de doğal. Ama devamlı
birbirini baltalamakla yıllardır sağlam bir temele
oturtamadığımız bu pazarı daha da dengesiz hale getirirsek
o zaman bir ‘cell’ bile kazanamaz, hepsi uzun dönemde
hayal kırıklığı yaşayıp geri çekilebilir. Geri çekilmenin
de anlamını bir başka yazıya bırakalım.
Hem kim bilir, geçen yıl dahi sadece tek rakibi olmasına
rağmen büyük zarar açıklayan ilk “cell” belki de rekabet
ortamında daha başarılı olur, bir de kar ederse? O zaman
bu mektupları niye milletvekillerine attık diye utanırlar
mı acaba... |