19. İstanbul Tiyatro Festivali, Soma faciasına denk gelmesi, bazı iptaller, özel ilk siparişlerin çokluğu ve de az ama öz yabancı toplulukların performanslarıyla hatırlanacak. Kaydadeğer performanslar ve zamanın ruhunu yakalayan yabancı yapımlar izledik, ama çok daha iyisine yerimiz var…
Sahne sanatlarında, tiyatrolarımızda ‘performans’ diye nitelendirilegelen türde çalışmalar beklentimizden yavaş artıyor. Mekan, sponsor, ve seyirci bulmakta sıkıntı yaşanıyor, aslında çok da güzel işler çıkabiliyor, hemen güncel bir iki örnekten bahsedeyeyim, çünkü kısa süre sonra sahnelenmeyecekler ya da çok daha az sahnelenecekler!
Son günlerde gündem stresinden kaçarcasına, daha hafif birkaç oyunu da izlemek istedim, 1960’lardan biri müzikalvari ‘Sokak Kızı İrma’, diğeri ise bir suç komedisi ‘Tuzak’…
Bu stresli günlerde gülmeye ihtiyaç var: Politik, apolitik, düşündüren ya da sadece güldüren, klasik veya günlük birkaç mizah oyunundan izlenimlerimi toparladım.
2013-14 tiyatro sezonu yine bence geç başladı, son aylarda izleyebildiğim 6 oyunla ilgili izlenimlerimle birlikte bu sezon tiyatroya devlet desteğinde yaşanan sorunlar, İstanbul Avrupa Yakası’nın güney hattındaki salon sıkıntısına da değinmeden olmaz!
13. İstanbul Bienali, Gezi Parkı olayları sonrası, kamusal alanları kullanabilmek için kamu yönetiminden izin almaktansa kapalı alanda kalmayı tercih etti ve tartışmalara yeni bir boyut eklendi. Peki bienal, yarattığı heyecan ve beklentiyi karşılayabiliyor mu?..
Dot Tiyatrosu ile bir türlü yollarım kesişmemişti, acısını çıkarmak için 3 haftada 3 oyun seyrettim, artık “in your face” yani “suratının tam ortasına”, “yüzüne vura vura” ekolü ile ilgili de laf etme hakkını elde ettiğimi düşündüm, hem de gördüğüm oyunları irdeleyelim, “Öksüzler”, “Sarı Ay” ve “Altın Ejderha”
İKSV, 40. yılını kutlamak için, özellikle 20 yıl önce Barselona Olimpiyatları açılışındaki performansları ile bilinir olan, 11. İstanbul Tiyatro Festivali’nde sergiledikleri “F@ust Sürüm 3.0” adlı gösterileri ülkemizde sevilen, La Fura dels Baus’a özel bir göste sipariş etti. Gösteri ne kadar özgün, ne kadar farklı, İstanbul İstanbul acaba dünyada oynanacak mı ki, ‘dünya prömiyeri’ izledik?
Oyunları uzun süredir biriktirip bir kerede yazabildim, bu sezon görmeyi ve yazmayı tercih ettiğim oyunlar biraz da şiddetten uzak, medyada çok da yer bulmayan oyunlardı… Tiyatro dünyamız farklı mecra, kanal ve kaynaklardan yoğunlaşarak gelen rekabetin farkında mı merak etmemek de elde değil!
2. İstanbul Uluslararası Opera Festivali tarihi mekanları sahne olarak kullandı, 19 yaz akşamında İstanbullular’a alternatif oluşturdu. Gerçek sarayların pencerelerinden ‘kız kaçırıldı’… Ama gelişme alanları beklediğimden de fazlaydı, programda daha fazla çeşitlilik ve oturma alanları başta olmak üzere.
Türkiye’de ‘Siyah Kuğu’ adıyla gösterime giren Black Swan filmini henüz izleyebildim. 6. sanat sinemanın, bir başka sanat dalını bu kadar öne çıkararak bu kadar gişe yapan film zor bulunduğundan heyecanla ekranın karşısına geçtim, ama Oscar ödülü alan Natalie Portman’ın performansını da çok merak ediyordum. Beklediğim gibi çıktı film!
İsrail ile yaşanan gerginlik sonrası gösterime girmesi ertelenen Sex and the City 2, serinin önceki filmi ve de dizi yıllarıyla karşılaştırıldığında çok da başarılı değil. Ama yaz aylarına uygun, hafif, eğlencelik bir seyir. Ama böyle bir yapıma aşırı önem verip bazı değerleri aşağıladığını düşünmek için bence fazla alınganlık yapılıyor